DİNMEYEN YALNIZLIĞIMIZ, DİNMEYEN ACIMIZDIR MARAŞ

YAKUP İNCEGÜL

E-Posta : yakupincegul@hotmail.com

 Maraş gizli kalmış yanımızdır, duvağı açılmamışımızdır. Dinmeyen yalnızlığımızdır, dinmeyen acımızdır Maraş. Ve hâlâ aynı yoldan, aynı yolcuları taşıyarak gidiyor bu şiirli kent. Bir rastlantı bekliyor, bir şans bekliyor duvağını açabilmek için. Hangi kent bu kadar zenginlikler barındırır ki içerisinde? Hangi kent bu kadar şeye sahipken, bir köşede sahipsiz ve metruktur?

Ashab'ı Kehf’le uykuya dalan Mekselina’dır aslında Maraş. Heybesinde taşıdığı azığı bazen tarihtir, bazen bir şiirdir, bazen de şırıl şırıl akan bir nehirdir. Pınarbaşı’nda Kevser olmuş bir sudur Maraş. Dağları sünbül, toprağı mercan olmuş bir güldür Maraş. Başkonuş’ta nazlı nazlı gezinen ürkek ve kırılgan bir ceylandır Maraş. Nazlı bir çiçektir, üzerine konan bir Uğur’dur Uludaz’da. Yavşan’da bin bir renkli çiçeklerden kokular taşıyan bir deli poyrazdır. Ahırdağı’nda bağdır, bahçedir, bahçıvandır. Menzelet’te eşsiz bir manzaradır. Roma’lı seçkinlerin odalarında nakış nakış işlenen bir Medusa’dır. Genç kızlarımızın çeyizlerine işlenen sırma bir motiftir Maraş.

Candır Maraş, canandır, dertlere dermandır. Şairleriyle bir destandır Maraş. Necip Fazıl’la bir şiir, Cahit Zarifoğlu ile bir şuurdur, Rasim Özdenören’le yaşanmış bir öyküdür Maraş. Erdem Bayazıt’la vatanıma dair bir şairdir. Ukkaşe hazretlerinde yüreğimizi ikiye bölen bir sevdadır Maraş. Maraşlı Şeyhoğlu’nun han duvarlarına kazıdığı mısralarda gidip de geri dönmemenin adıdır. Gurbettir Maraş, sıladır.

Kurtuluştur Maraş. 12 Şubat’ta kirpiklerimizden süzülen bir gözyaşıdır. Kahraman olabilmenin adı; özgürlüğün ve müslüman olabilmenin bedelidir. Kısacası Maraş;

“Maraş Türkiye’nin kalem kaşıdır

Maraş Türkiye’nin köşe taşıdır

Maraş, tarihleri inşa ettiren

Koca Sinanların usta aşıdır.” 

Bu şehre vefalı olanlardan olabilmek dileğiyle…