"KARIN YAĞDINI GÖRÜNCE..."
Desen desen işlenmiş bir aşkın adıdır kar…
“Karın yağdığını görünce
Kar tutan toprağı anlayacaksın
Toprakta bir karış karı görünce
Kar içinde yanan karı anlayacaksın”
Sezai Karakoç'la kar böyle ifade buluyor mısralarda. Karın yağdığını görmek ve toprağı tutan karı anlamak… Toprakta bir karış karı görebilmek ve kar içinde yanan karı anlamak…
Evet kar ne güzel vesiledir, kar ki baharın ardı, bahar ki karın yadı. Karın izleri içimizden hiç silinmiyor, hiç silinmeyecek anlaşılan... Çocukluğumuzun ardında saklanan bir sırdır kar.. Bazen da gençliğimize aralanan bir hatıra eli. Kar çiledir.. Kışı bahara ulaştıran bir gönül elçisidir. Bembeyaz bir aşk acısıdır kar… Desen desen işlenmiş ve örtülmüş bir aşktır aslında. Her bir tanesiyle meleklerle bakışmaktır kar. Kar Sarıkamış’tır. Allahuekber Dağları’nda gönlünü cennete kaptırmış binlerce şehidin bembeyaz kaderidir. İşte bu yüzdendir severim ben karın her yağışını.
Karın yeryüzüne her inişinde çocukluk yıllarımızdan kalma bir tatlı tebessüm oluşur çehrelerimizde.. Tıpkı çocukluğumuz gibi tertemizdir. Mavi gecelerde, kendine inat dönen bir yıldızdır. Ay ışığında yaratana avuç açmış masum bir çocuk gibidir gecelerde. Her tanesini bir dalgaya veren, her filizini candan yetiştiren bir anadır gönül bahçemizde.
Karın yağdığını görünce içimizde yanan ateşler savrulur. Hem de o buz gibi beyazların altında sımsıcak bir yüreğin gözyaşları savrulur, kardan duygular savrulur sonsuza. Kardan düşler kurarız sonsuzluk coğrafyamızda. Pencereden baktığımızda işte o sonsuzluk duygusu alır, götürür bizi.. Kaç zamandır düşünemediklerimizi, kaç zamandır hatırlayamadıklarımızı hatırlarız belki de.. Gördüğümüz ya da göreceğimiz nice suretler belirir zihinlerimizde.. Kardır bize baharı özlemeye değer kılan. Kardır bize özlemeyi hatırlatan… Kardır bize çocuksu tertemiz duygular damıtan..
Evet, bunca anlamalarla dolu bu çağda karın o içe dokunan yönünü nasıl yorumlamalıyım diyerek başlamıştım söze. Ne kadar tadında anlatabildim bilemem. “Kar” deyince bamtelime dokundu, ama sessiz ve içten bir dokunuş sanki. Karı anlamadan baharı anlamak mümkün mü? Hayatı anlamadan karı ne kadar anlarız ki?
Yahya Kemal'in duyuşuyla:
"Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu
Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu"
18 Aralık 2012 Salı 17:26
YORUMLAR
- Bu habere henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun.
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
DİNMEYEN YALNIZLIĞIMIZ, DİNMEYEN ACIMIZDIR MARAŞ
Hazanı gözlüyorum şimdi suskun bir kentin düşlerinde…
KANLI BİR UMUDUN ADIDIR FİLİSTİN
SAVRUK ŞELALERİ SAVRULUP GİTMESİN NOLUR...
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür...."
MARAŞ'IN YİTİK MİRASINA İHANET ETMEK...
Özlemlerimiz, hırslarımız, farklı görünebilme sevdalarımız var...
“Korkulukları olmayan bir köprüde" kaybettiklerimiz...
Bir garip hasret çöker akşamlara...
ÖFKE YILDIZLARIYDI SÖNME BİLMEYEN...
FARKLI İKLİMLERİN COĞRAFYASINI KURUYORUZ DÜŞLERİMİZDE…
HAYAT NEHRİNDE DÜŞE DALMAK…
Çığlıklarla tükenen zamanlardan geçiyoruz…
Yazmak…
İçinizde bir ağacın dalları kırıldı mı hiç?
Şehitler ayvadır, nardır… Bir geceden bir sabaha akan Ah-u revandır….
YORUM EKLE