“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür...."
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür,
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim!”
Türkiye’de defalarca sahnelenmiş, demode oyunlar adeta tekrar sahnelenmek isteniyor. Artık kimsenin düşüncesinden, inancından, kimliğinden dolayı dışlanmadığı bir ülke istiyoruz…
Şunu çok iyi biliyoruz ki bizim insanımız yüzyıllardır kardeşlik içerisinde yaşamayı başarabilmiş bir millet. Çünkü bu ülkenin temelinde hoşgörü var, kardeşlik var. Karşısındaki hangi inançtan, hangi düşünceden olursa olsun ona karşı anlayışlı olabilme olgunluğu var. Şimdi yeniden kendi özgür irademizi elimize alma zamanıdır. Şimdi demokrasiye gerçekten inandığımızı gösterebilme ve özgürlükler ülkesi olabilme zamanıdır. Artık despotlukla hiçbir yere varılamayacağının anlaşıldığı zamandır. Artık insanların dış görüntülerine değil; zihinlerine, ürettikleri fikirlere bakma zamanıdır. Artık bir 3. dünya ülkesi görüntüsünden kurtulduğumuzu ispatlama zamanıdır.
Halkımız barış, huzur ve refah istiyor. Türkiye ve Türk halkı artık uyandı, kendine geldi; muhteşem bir şekilde ayağa kalkacağı, şahlanacağı günleri bekliyor. Kendisine karşı olan, milleti hiçe sayan siyasi zihniyetleri, partileri bir gecede tarih sayfasından silecek kadar sağlıklı düşünebilen bir toplum var karşımızda. Bu millet “yağmur yağıyor denildiğinde sen bana ördek mi dedin” zihniyetine itibar etmiyor artık. Mantıksızlıklarına kılıf arayanlar elleri boş öylece bakakalmaya mahkumdurlar. “Şöyle olursa böyle olur, böyle olursa işte o zaman şöyle olacaktır” şeklinde kurulan kurgusal mantıksızlık hipotezlerine bu millet gülüp geçiyor.
Bu ülkenin sahibi millettir. Milletini temsil eden de meclistir… Hakimiyet de “kayıtsız şartsız milletindir”. Kimse bu hakimiyetin üzerinde bir güçle hükmedemez, hükmetmeye kalkışmamalıdır. Herkes sınırlarını çok iyi bilmeli. Artık bu ülke azınlığın çoğunluğa hükmettiği ülke olmaktan kurtulmak istiyor.. Şimdi Türkiye’de, ayaklardaki prangaları çıkartmanın vakti gelmiştir. Çünkü bu millet hasretini çektiği o günler için çok prangalar eskitti. Bir avuç insanın “Hakimiyetin, kayıtsız şartsız milletin olduğunu” bile bile her yerde milleti hakir gören çığlıklar atmalarını bugünün insanı çok daha iyi tahlil edebiliyor. Hülasa belirtmeliyim ki şapka düşmüştür ve kel görünmüştür. Kimin neye hizmet ettiğini, nelerden fayda umduğunu bilememek, algılayamamak büyük bir ferasetsizlik olsa gerek. Tek millet, tek vatan, tek bayrak olarak sonsuza dek kardeşçe, el ele yaşayabilen bir toplum olabilmek dileğiyle…
02 Ağustos 2013 Cuma 01:47
YORUMLAR
- Bu habere henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun.
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
DİNMEYEN YALNIZLIĞIMIZ, DİNMEYEN ACIMIZDIR MARAŞ
Hazanı gözlüyorum şimdi suskun bir kentin düşlerinde…
KANLI BİR UMUDUN ADIDIR FİLİSTİN
SAVRUK ŞELALERİ SAVRULUP GİTMESİN NOLUR...
MARAŞ'IN YİTİK MİRASINA İHANET ETMEK...
Özlemlerimiz, hırslarımız, farklı görünebilme sevdalarımız var...
"KARIN YAĞDINI GÖRÜNCE..."
“Korkulukları olmayan bir köprüde" kaybettiklerimiz...
Bir garip hasret çöker akşamlara...
ÖFKE YILDIZLARIYDI SÖNME BİLMEYEN...
FARKLI İKLİMLERİN COĞRAFYASINI KURUYORUZ DÜŞLERİMİZDE…
HAYAT NEHRİNDE DÜŞE DALMAK…
Çığlıklarla tükenen zamanlardan geçiyoruz…
Yazmak…
İçinizde bir ağacın dalları kırıldı mı hiç?
Şehitler ayvadır, nardır… Bir geceden bir sabaha akan Ah-u revandır….
YORUM EKLE