Hazanı gözlüyorum şimdi suskun bir kentin düşlerinde…
“Ne lâle zamanı ne de devr-i gül
Bir tatlı hayâlin sonudur eylül
Gül solar da, diner nağme-i bülbül
Bir tatlı hayâlin sonudur eylül”
Eylül hazandır, hüzündür aslında biraz… Bilir misiniz en çok şiir yazılan mevsimdir Hazan ve en çok edebi eserin yazıldığı dönemdir sonbahar. Yaprak dökümünün başladığı dönemdir. Edebiyat ve sanatta özel yer tutar. Ünlü ressamların birçoğu Eylül'deki yaprak dökümünü ve ağaçların yeşil elbiselerini çıkarıp kış giysisine bürünmelerini resmetmiştir. Atalar ne de güzel demişler; “Hazan mevsimi, hüzün mevsimidir…” diye. Havaların serinlemesiyle kendini hissettirmeye başlar hazan… Şairler, duygularımızı yansıtırlar ve sonbaharla hüznü, sonbaharla melânkoliyi birbirine yakıştırırlar. Şüphem yok ki; her mevsim gibi sonbahar da aslında sanatın ta kendisidir.
Sanat ve edebiyat içerisinde barınır sonbaharın… Bir yaprağın hışırtısı bazen bir şairin mısrasında, bazen bir ressamın tuallerinde yer bulur kendisine… Hazan mevsimi dedik ya içerisinde hüznü de barındırır… Kainatın hüzne bürünüşüdür aslında… Bazen da hazan bir ayrılık rengine bürünür kimilerinde.. Hazan, Eylül’le gelen bir yokoluş ve sonra yeniden dirilişin öyküsüdür…
Eylül Hazan… Eylül’le gelen sonbahar hüzzam… Bir mahur bestedir hazan mevsimi…
Eylül yangın… Eylül hasret… Eylül, yüreğimizin ıssız köşelerinde solmaya yüz tutmuş bir çiçeğin yağmura olan hasretidir.. Ve Eylül belki de gözyaşlarına aşina bir mevsimin dökülmemiş tek bir damlasıdır... Gök kuşağında düşleri uçurma vaktidir. Bitişidir içimizdeki suskun terk edişin.
Kim bilir hazan mevsimi, bizlere de insan olmanın gereği nice hüzünler hatırlatmıştır? Ulu Camii avlusundan kim bilir kaç kez içimizdeki yalnızlığı hissederek sevdiklerimizin göçmen kuşu misali uzaklaşmasını seyretmişizdir buğulu pencerelerimizden? Belki de bir göçmen kuşunun ansızın gidişini seyretmişizdir hüzün saraylarımızdan…
Kim bilir bir dahaki sonbahara, kuşların göç mevsimine ulaşabilecek miyiz? Ulaşırsak eğer göçmen kuşlarını seyredebilecek miyiz buğulu penceremizden yoksa bir dönüşsüz seferde mi bulacağız kendimizi… Hazanı gözlüyorum şimdi suskun bir kentin düşlerinde… Çünkü, “hüzün ki en çok yakışandır bize”
17 Ekim 2014 Cuma 11:05
YORUMLAR
- Bu habere henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun.
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
DİNMEYEN YALNIZLIĞIMIZ, DİNMEYEN ACIMIZDIR MARAŞ
KANLI BİR UMUDUN ADIDIR FİLİSTİN
SAVRUK ŞELALERİ SAVRULUP GİTMESİN NOLUR...
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür...."
MARAŞ'IN YİTİK MİRASINA İHANET ETMEK...
Özlemlerimiz, hırslarımız, farklı görünebilme sevdalarımız var...
"KARIN YAĞDINI GÖRÜNCE..."
“Korkulukları olmayan bir köprüde" kaybettiklerimiz...
Bir garip hasret çöker akşamlara...
ÖFKE YILDIZLARIYDI SÖNME BİLMEYEN...
FARKLI İKLİMLERİN COĞRAFYASINI KURUYORUZ DÜŞLERİMİZDE…
HAYAT NEHRİNDE DÜŞE DALMAK…
Çığlıklarla tükenen zamanlardan geçiyoruz…
Yazmak…
İçinizde bir ağacın dalları kırıldı mı hiç?
Şehitler ayvadır, nardır… Bir geceden bir sabaha akan Ah-u revandır….
YORUM EKLE