Duru bir hayattı Karakoç’un yaşadığı. Anadolu gibi… Anadolu kadar berrak… Yüce dağlar misali dikti başı. Ovalar kadar engin gönlü. İslam’ın vakarını kuşanmıştı her dem. Hüzün dolu bakışlarında Horasan ellerinden sökün eyleyen dervişlerin sükûneti devşirilirdi. İçimize hançer gibi işleyen mısraların altında hasretin, özlemin çığlığı yankılanırdı. İçimize işleyen içli ağıtlar, yanık türküler, karanlığına ay damlayan bozkırlar, kırlangıçlar, koyaklarda seke seke yürüyen keklikler, bakır rengine bürünmüş dağlar…
Bütün bunların toplamıydı Abdurrahim Karakoç. Bir de sabrımızın, tevekkülümüzün, yokluğumuzun, yoksunluğumuzun, gurbetimizin, sılamızın dile gelişiydi, dile getirilişiydi. Anadolu’ya yakılmış bir şiirdi O’nun ömür serencamı. Anadolu’nun şiiri… Bozkırın kavgası… “Savaştayım elli yıldır/ Ömrüm geçti boşalt doldur/ Anlamadım bu ne haldir/ Bir gün tüfek çatamadım/ Suları ıslatamadı.” diyerek özetlemişti bir ömrü.
1932’de Elbistan Cela’da vücut bulan, zahir âlemde görünen Karakoç’un 2012 yılında buradaki serüveni noktalandı. En hasından bir âdemoğlu olduğuna on binlerce insan şahadet etti. İyiydi, iyilerdendi. İnşallah gerçek zaman ve mekânın olduğu yerde de iyi olur, iyilerden olur. Rûz-ı mahşerde, Divan-ı İlahi’de Peygamberler Şahı’nın yanında olur.
Nerdeyse Karakoç hakkında yazılan bütün yazılar bir araya getirilmiş
Abdurrahim Karakoç, Anadolu coğrafyasının hafızasında izi kalan, iz bırakan bir alperen olmuştur, olacaktır. O’nun sesi, sedası bu topraklarda akis bulan bir sedadır. Milletimizin derin tarihinde yerini alacaktır. Nitekim ölümünün arkasından kısa bir süre sonra anısına hazırlanan Abdurrahim Karakoç kitabı bunun bir göstergesidir.
Evet. Yazarlar ve Sanatçılar Birliği (YAZSANBİR) başkanıHayrullah Eraslan Bey tarafından takdire şayan bir emekle hazırlanan kitap Nar Yayınları tarafından yayınlandı. İçinde 150 şair ve yazarın yazı ve şiirlerinin yer aldığıAbdurrahim Karakoç kitabı, elimizin altında önemli bir kaynak olarak duruyor. Zor bir işi başaran Hayrullah Eraslan Bey’i kutlamak gerekir. Çünkü ülkemizde bu tip işler çok nadirdir.
Kitaptaki seçme yazılar oluşturulurken titiz bir arşiv taranması yapılmış. Nerdeyse Karakoç hakkında yazılan bütün yazılar bir araya getirilmiş. Kitabın ilk yazısı “Divana Açılan Kapı” adlı Bahaettin Karakoç tarafından yazılan yazı. Bahaettin Karakoç Abdurrahim Karakoç’un abisidir. Bir abiden kardeşini değerlendiren bir yazı okumak elbette ki çok önemlidir. “Şair Abdurrahim Karakoç garip geldi, garip gitti… Allah’a şükür ki sırtında siyaset semeri, midesinde haram lokma, sicilinde kara bir leke yoktu… Bu fani dünyadan ebedi olan dünyaya yolcu ederken cenazesinde kimler yoktu ki… Sanki bütün Anadolu insanı oradaydı; sevdikleri de, acımadan yerdikleri de…” diyerek kardeşini anlatıyor.
Takdim yazısında Hayrullah Eraslan Bey kitabın hazırlık evrelerini anlatıyor. “Elinizdeki kitap 1960’dan bugüne kadar Abdurrahim Karakoç için yazılan yazıları içerir. Fedai Dergisi (1964), Pınar Dergisi (1979), Doğuş Edebiyat (1983), Türk Edebiyatı Dergisi (1991), Genç Kardelen Dergisi (1998) vb. dergilerde tefrika edilen, ayrıca vefatından sonra ulusal gazetelerde çıkan köşe yazılarını da içine alır.” diyerek kitabın nasıl bir geniş yelpazeyi içerdiğini bizlere haber veriyor.
“Ben Karakoç’un dünya görüşüyle değil şair, ozan yönüyle ilgileniyorum”
Abdurrahim Karakoç kitabı üç bölümden oluşuyor: “Abdurrahim Karakoç hakkında yazılanlar”, “Abdurrahim Karakoç’la yapılan söyleşiler” ve “Abdurrahim Karakoç hakkında ne dediler?”… Bu sön bölümde yapılan değerlendirmeler içinde Musa Eroğlu’nun söyledikleri son derece önemli. Şöyle söylüyor Eroğlu: “Keşke diğer sanatçılar de benim gibi Karakoç’un şiirlerini besteleseydi. 500 tane bestesi olsaydı. Müzik insanları Karakoç’u, onun edebiyat çizgisini keşfedemedi. Değerli Karakoç’un sevdaya dair çok güzel ifadeleri, şiirleri var. Ben Karakoç’un dünya görüşüyle değil şair, ozan yönüyle ilgileniyorum ve ondan etkileniyorum. Aynı ülkede yaşayan şairler, ozanlar ve sanatçılar birbirinden etkilenir. Çünkü ülkenin ortak kültürüyle, değerleriyle büyüyor, aynı havayı soluyorsunuz.”
Abdurrahim Karakoç’a bir vefa olarak değerlendirilebilecek bu kitabın hazırlanmasından dolayı tekrar Hayrullah Eraslan Bey’e ve YAZSANBİR’e teşekkür ediyoruz. Ellerine ve emeklerine sağlık. Ayrıca Nar Yayınları’nı da kutluyoruz. Sağ olsunlar, var olsunlar…
Muaz Ergü yazdı
Kaynak: dunyabizim.com
YORUM EKLE